BEHÇET AYSAN'IN KIZI YAZAR EREN AYSAN, MADIMAK'I ANLATTI: SİVAS, BUGÜNLERİN PROVASI
Sivas Katliamı'nda hayatını kaybeden şair Behçet Aysan'ın kızı yazar Eren Aysan, “Sivas katliamının ardında kalan karanlıklar aydınlatılmadı. Toplum bilinçli bir şekilde cezasızlık olgusuna alıştırıldı. Sivas, 30 yıl öncesinden bugünleri tasarlayanların bir provası gibi” dedi.
Yazar Eren Aysan, babası şair Behçet Aysan’ı Madımak katliamında yitirdi. Aysan, 30 yıl önce yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlattı.Eren Aysan, “Babam dostlarıyla yakıldığında 16 yaşındaydım. Uğur Mumcu cinayeti yeniydi. Ülke çok önemli bir araştırmacı gazetecinin ölümünün şaşkınlığı ve acısıyla savruluyordu. Madımak Oteli’nin önündeki vandalizme canlı yayın araçları ve kameralar eşliğinde şahit olduk. Güruh, ‘Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak’, ‘Kahrolsun laiklik’, ‘Yaşasın şeriat’ çığlıkları arasında ‘Allah’ın ateşi bu’ diye aydınları yakarken elimi kalbime götürdüm. Sanki yerinde yoktu. O günden sonra da çaresizlikle iç içe geçmiş sancı benimle birlikte oldu” dedi.
(Eren Aysan)
Aysan, 30 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en insafsız ayaklanmalarından birinin temelinde yatan ortaçağ zihniyetine göz yumulduğunu belirterek “Sivas katliamının karanlıkları aydınlatılmadı. Ahmet Taner Kışlalı’dan Hrant Dink’e, Onat Kutlar’dan Tahir Elçi’nin öldürülmesine kadar eyleme geçen cehalet ile savaşılmadı” ifadelerini kullandı. Toplumun bilinçli olarak cezasızlık olgusuna alıştırıldığını vurgulayan Aysan, “Üstelik 22 yıllık blok iktidar dönemi içinde toplum ağır bir muhafazakârlaşmaya taşındı. Sivas, otuz yıl öncesinden bugünleri tasarlayanların bir provası gibi” diye konuştu.
‘DİNİ DEĞERLER KULLANILDI’
Aysan, “Birkaç yıl önce Çubuk’ta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir kadının ‘yakın’ çığlıkları altında linç girişimine maruz kaldığını tüylerimiz ürpererek izledik. Parti örgütlerinden havaalanı apronlarına kadar çeşitli kere benzer tabloları gördük. Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’nun seçim konuşması sırasında atılan taşların utancı altında ezildik” dedi.
(Behçet Aysan)
Linç kültürünün sosyolojide “medeniyet kaybı” unsuruyla bağlantılı olarak ortaya çıktığı için bütün değerlerin altüst olduğunu belirten Aysan, “Asıl korkuncu bu linç girişimi yapan gruplara ‘tahrik olma hakkı’ bahşedilmesi. Bu hak, ‘dini inançlarımıza saldırıdan’, ‘ülkemizi bölmek istiyorlar’a kadar çok çeşitli olabilir” ifadelerini kullandı. Sivas katliamında “dini değerlerin” provokasyon malzemesi olarak kullanıldığının altını çizen Aysan, “Siyasi cinayetlerde de tetikçilerin genel argümanı dini ya da milli değerlerle saldırıyı kullanması ve öldürümü meşru görmesidir” dedi.