BÜTÜNÜN PARÇALARI
İnsan sosyal bir varlıktır, bu da sadece sosyal bir çevreye ve sosyal bağlantılara ihtiyacı olduğu ve sahip olduğu anlamına gelmez, aynı zamanda içinde yaşadığı sosyal ortamın onu güçlü bir şekilde etkilediği anlamına gelir.
İnsanların mücadele etmek zorunda oldukları birçok sorun, yaşadıkları ortamdan kaynaklanmaktadır. Ayrıca çok sık sosyal değişimlerle de alakalıdır.
Corona krizi, depremler, savaşlar, mülteci akımı, iklim krizi,
iş hayatında köklü degisiklikler, yüksek işsizlik oranı, yükselen enflasyon oranı, medya unsurlarının neden olduğu bilgi kirliliği, sosyal bağlantıların kaybı, birliğin ve beraberliğin yaşandığı, dayanak olan aile kavramının dağılması, yüksek boşanma oranı, artan yalnızlaşma, gelecek kaygısı ve çok daha fazlası sadece toplumu degil bu toplumda yasayan her bir bireyi etkilemektedir.
Korona krizinin başlangıcından bu yana meydana gelen sosyal değişimin sonuçları ortada: Ruhsal bozukluklarda, alkol ve uyuşturucu bağımlılığında, davranış bozukluklarında (özellikle çocuklarda ve ergenlerde) uyum bozukluklarında, korku bozukluklarında ve duygulanim bozukluklarında (örneğin depresyon) artış söz konusudur.
Giderek daha hızlı gerçekleşen ve giderek daha zorlu hale gelen krizler ve değişimler bireyden yüksek bir uyum performansı istemektedir. Bu, büyük kişisel zorluklara yol açmaktadır. Ama giderek daha fazla insan artık uyum sağlayamamaktadır. Duygusal olarak bunalmış durumdalar.
Toplum hastalanır ve sonuç olarak bireyde hastalık yaratır. Bugün ruhsal hastalık bir çok hastalıklıklara neden olmaktadır. Çoğu stresli. Başlıca stresörler: iş/geçim sıkıntısı, kendisinden yüksek beklentilerin olması, sevdiklerine bir şey olacak korkusu.
İnsanların çoğunluğu yorgunluk, uyku bozuklukları, baş ağrısı ve migren veya depresyondan şikayetçi.
Birçok insanın ruhu grevde.
Aslında bu, sağlıksız bir ortama sağlıklı bir tepkidir. Ancak bu bize çözüm açısından yardımcı olur mu?
Bunun sonucu ne olur?
Bu kadar çok insan ruhen çökmüş durumdayken insan bir toplumu nasıl iyileştirebilirki? Böyle sağlıksız bir kolektifte sağlıklı çocuklar nasıl büyür ve gelişir? Hasta bir toplumun geleceği nasıl olur?
Birçok insan, zihinsel olarak sağlıklı olmak veya sorunlarını çözmek için şanslıysa terapiye gider. Ancak, insanın kendisini ve hayatını iyileştirmek için sadece terapiye ihtiyacı olduğuna inanmak bir şehir efsanedir. Dış koşullar düzelmezse veya sosyal çevre sağlıksızsa, başarı bir sonuç elde etmek mümkün değildir.
Bu nedenle, insan kendisine ek olarak, sorunlarının arkasında yatan ve ayakta tutan yaşam koşullarını tespit etmelidir.
Şimdi, elbette, tüm toplumu bir birey olarak değiştirmek ütopyadır. Ancak bir birey olarak ruhunu neyin hasta ettiğinin farkına varabilir, ve bunu değiştirebilir.
Ne kadar çok bireyler bunu yaparsa, bütüne savaşlar o kadar büyük olur.
Örneğin, co-bağımlı bir kişinin terapiye gidip, seanslardan sonra alkol sorunu olan eşiyle evde günlük iletişim kurması hiç yardımcı olmaz. Birinin ilişki üzerinde ve ilişki için çalışması ve diğerinin hiçbir şey yapmaması yardımcı olmaz. Örneğin sevmediği, tükendiği bir işte çalışıp ve stresle daha iyi başa çıkabilmek için haftada bir terapiye gitmek çözüm olmayacaktır.
Aile sistemi dahil edilmediği, takıntılardan muzdarip bir çocuğun terapi edilmesi köklü çözüme kavuşturmayacaktır.
İnsanlarla çalışırken farklı düşünmeli ve yaklaşılmalı:
yaşam koşulları hakkında fikir sahibi olunmalı, ve sorun yalnızca bireyde aranmamalı, bireye indirgenmemelidir. Aynı zamanda tüm sistemi anlamak için bir kişinin içinde yaşadığı bağlamı da aydınlatmak gerekir, kişinin ruhunda sorunlara neden olan ve hepsinden önemlisi bu sorunları ayakta tutan ve beslemeye devam eden şeyler anlaşılmalı.
Birey ne yapabilir?
Kendinizi ve yakın çevrenizi gözlemlemeli.
Dışarıdan neyin sağlıksız etki yarattığını, ne kadar güçlü ve yıkıcı olduğunu, ne kadar zarar verdiğini yakından incelemeli. Ona göre kararını vermeli:
ciddiye mi alması gerekiyor, dolayısıyla çözmeye mi çalışmalı ya da
mesafeli mi yaklaşmakı veya olduğu gibi bırakmalı mı?
Kulağa basit ve radikal gelse de gerçek basit ve radikaldir. Zor olsa da kabul etmek ve buna göre hareket etmek gerekir.
Herkesin sorması gereken soru şudur:
Kendi ve toplum adına iyileşmek için ne/neler yapabilirim…
HANIM DEMİRBAŞ