Demokrasi Güçleri Morallerinizi Yüksek Tutun !
Hayranı olduğum, sinema tarihinin bana göre gelmiş geçmiş ünlü komedyeni Charli Caplin'in küçüklüğünde yaşadığı anıları sıkça anlattığını ilk fark ettiğimde; mizah tarzına uygun bir konu seçimidir diye düşünmüştüm. Sonradan anladım ki, çocukluk hepimiz için öğrenmede ilk sırayı almaktadır.
Çocuklaşmadan, çocukların saf-temiz gözleriyle olaylara bakmak; problemi sadeleştirir ve bizi doğru çözüme yaklaştırır... Verilenle yetinmeden düşünmeyi, soru sormayı, sorgulamayı ve tartışmayı çocukluk yıllarında öğrenmeye başlarız. O yıllarda az-buçuk yol katetmediyseniz, vay halinize. Size gösterilen yada anlatılanın bir kaç mm ötesinin hayalini dahi kuramazsınız.
Yaşayarak edinilen bilgi ve deneyimlerin maliyeti çoğunlukla ağır olsa da, hazır ve başkaları tarafından aktarılandan her zaman daha değerlidir. Hazır olan çabucak unutulurken; yaşayarak edindiklerimiz, sel sonrası kalan kum misali bir ömür tazeliğini korur; olaylara ve genel olarak yaşama bakışımızı biçimlendirir.
Seçim demek için bin şahidin yetmeyeceği bir süreci geride bıraktık.
Politikacı yada siyasal bilimler uzmanı olmaya gerek yok. Taraflı-tarafsız hiç kimse bu seçim eşitler arasındaydı diyemez. Bu seçim adildi, hatta bu seçimlerde alavere-dalavere olmadı diyemez.
Seçim deyince aklım çocukluğuma, çocukluk yıllarımın geçtiği Karşıyaka sokaklarında oynadığımız oyunlara gitti.
Oyunda kim ebe olacak ?..
Toplu oyunlarda ebenin kim olacağı önemlidir. Hiç bir çocuk gönüllü ebe olmak istemez. Her defasında mini bir seçim yapılırdı. Oyun kurucusu işaret parmağını ağzının içinde gezdirerek "Ooo" der ve peşinden başlar bir tekerlemeyi heceleyerek söylemeye...
Her defasında aynı kişi ebe olur mu ? Bu işte bir terslik olmalı diye düşünmeye başladım. Ne zaman yeni bir oyuna başlasak tekerleme her seferinde bende bitiyordu... Bir iki kez itiraz edecek oldum. "Mızıkçılık yapma, yoksa oynayamazsın !" dediler. Oyunun dışında kalmamak için mecburen ebeliği kabul ediyordum. Nihayet birgün hileyi çözdüm. Oyun kurucumuz, yaşça bizden bir kaç yaş büyük abla, kardeşleri ebe olmasın diye, işaret parmağını ağzında gezdirip uzun uzun "Ooo" derken tekerlemeye kimden başlarsa kimin ebe olacağının hesabını yaparmış. İtiraz ettim ve tekerlemeyi ben söyleyeceğim dedim. Sen küçüksün, yapamazsın dedilerse de, sonunda kabul ettirdim. Ve böylece seçimlerimiz normale döndü.
Büyüklerin seçimleri nasıl ve ne zaman normale döner bilmiyorum. Bildiğim, yönetme krizinin tavan yaptığı bu koşullarda seçimleri kazandığını söyleyenlerin deyişi hiçte kolay değil.
Demokrasi güçleri morallerini bozmamalıdır. Aksine morallerini yüksek tutmalıdır.
Biliyoruz ki bir ülke demokrasiye açsa; her olayda, her vesileyle demokrasi talebi gündemleşecektir. Seçim oyunlarının arkasına gizlenenler, bir gün bu oyunlarının da yeterli gelmeyeceğini yaşayarak göreceklerdir..
Uygar Yıldırım