DİYANET FETVASI SONRASI EVLAT EVLİLİĞİ İPTALİ DAVASI YENİDEN GÜNDEM OLDU.
Barış Pehlivan, Diyanet'in skandal 'evlat edinilen depremzede çocuklarla evlenme engeli olmadığına' yönelik fetvası sonrası, geçmişte yaşanan bir davayı yeniden hatırlattı.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, Diyanet'in evlat edinilen depremzede çocuklara ilişkin skandal fetvası sonrası, Refik Erduran’ın üvey kızıyla evlenmesi ve sonrasındaki evlilik iptali davasını hatırlattı.
Pehlivan'ın yazısından bir bölüm şöyle:
...Erduran üçüncü eşi Sevim Tülay Güngör’le evliliğini bitirmesinin ardından çok konuşuldu. Zira, bir süre sonra kucağında yeni doğmuş ikiz çocuklarıyla gazetelere poz vermişti. Olayın büyük tartışma yaratan tarafı ise yeni doğan çocukların annesinin eski eşinin kızı olmasıydı. Evet, Refik Erduran üvey evladı Pınar Duygu’yla evlenmişti.
74 yaşında kucağında ikizleriyle demeç verdiğinde, evlendiği üvey evladını şöyle anlatıyordu: “Pınar, gözü açılmamış sığırcık yavrusu değil. Birisini ayartmak, iğfal etmekten söz edilemez. Boğaziçi Üniversitesi’ni onur listesinde bitirmiş, 30’unu geçmiş biriydi Pınar.”
İşte bu haberi okuyan avukat Mümtaz Sami Özok harekete geçti. Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Türk Medeni Kanunu’nu esas alan bir suç duyurusunda bulundu. Önce yanıt alamadı.
Lakin avukatın ısrarlı mücadelesinin sonunda Kadıköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde evliliğin iptali davası açıldı.
Tarih: 5 Şubat 2003.
Mahkemedeki karar duruşmasına evli çift de katıldı. Hâkimin “Annenizle evliydi, boşandı ve sizinle evlendi. Ne diyeceksiniz” şeklindeki sorusuna, Pınar Duygu Erduran şöyle yanıt verdi: “Kanunen mümkün olmadığını bilmiyordum!” Refik Erduran ise “Suç işlediğimize inanmıyorum. Yetişkin insanların yatak odalarından devlet elini artık çeksin” dedi.
Lakin mahkeme 7 yıllık evliliği iptal etti. Gerekçe olarak da Türk Medeni Kanunu’nun, “Ayrılsalar bile eşlerden biri, diğerinin alt ya da üst soyuyla evlenemez” diyen 129’uncu maddesinin 2’nci fıkrası gösterildi.
Üvey evladıyla evliliği iptal edilen Refik Erduran bu karara çok öfkeliydi. Gazetecilere “Eski karım, şimdiki karım ve ben çok mutluyuz. O avukat da kına yaksın” diyordu. AİHM’e kadar gitmeyi düşünüyordu. Neyse!
Dedim ya...
Bugün Diyanet’e hukuku hatırlatmak zorunda kalıyoruz. Halbuki yakın tarihte biz bu sınavdan geçmiştik. Ders alıp doğru yolu seçmediğimiz için hep karanlığa sapıyoruz.