EKREM İMAMOĞLU MEYDAN OKUDU: O KAPIYI DEVİRİR ,GİRERİZ İÇERİYE

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin sorularını cevapladı. İmamoğlu, beklenen İstanbul depremiyle ilgili toplantılara bundan önceki süreçte davet edilmediğinin hatırlatılması üzerine "İmamoğlu giremeyecekmiş... O kapıyı devirir, gireriz içeriye" ifadelerini kullandı.

EKREM İMAMOĞLU MEYDAN OKUDU: O KAPIYI DEVİRİR ,GİRERİZ İÇERİYE

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu , Türkiye'yi sarsan  deprem felaketinin ardından bölgeye gönderilecek yardımların koordine edildiği Yenikapı Lojistik Merkezi'ni ziyaret ederek gönüllülere teşekkür etti.

İmamoğlu, AFAD'ın yönlendirmesi doğrultusunda Hatay'da 3 binin üzerinde personelin sahada görev yaptığını belirterek arama-kurtarma, gıda, sağlık, çadırkent, altyapı çalışmaları hakkında bilgi verdi.

İmamoğlu arama-kurtarma çalışmalarının tamamlanmasının ardından barınma, beslenme, sağlık, eğitim alanında çalışmalarının yoğunlaşacağını ifade ederek  en az 1 yıl boyunca bölgeye hizmet sunmayı planladıklarını kaydetti.

Şu ana kadar 20 bin gönüllünün yardımlaşma kampanyasında görev aldığını vurgulayan İmamoğlu “Bunun sayısı artacak, artmalıdır da. Bu dayanışmayı büyütmeliyiz. Kayıplarımızı geri getiremeyeceğiz ama ihtiyaçları sahada en güçlü şekilde karşılayacak hizmetlerde üzerimize düşen vazifeyi İstanbul olarak yerine getireceğiz” dedi.

“BUNLARI KONUŞMAZSAK BİZİ DAHA BÜYÜK KAOSLAR BEKLER”

Hükümetin bölgede CHP’li belediyelere engel çıkarıp çıkarmadığına ilişkin soru üzerine İmamoğlu, şöyle konuştu:

Bu zorlukları bugün kamuoyu önünde  tartışmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Şu an ana sorumlu AFAD. Biz AFAD'a yardımcı olmak için cansiperane çalışıyoruz, çalışacağız.  İşleyiş eksiklikleri hususunu önümüzdeki günlerde masaya yatıracağız.

*Benim İstanbul halkının sorumluluğunu  üstlenmiş bir belediye başkanı olarak ona tahammülüm olamaz. Onun için bunları  doğru bir zamanda tartışmayı uygun buluyorum.

90 BİN BİNA RİSK ALTINDA

İmamoğlu gazetecilerin depremi bekleyen İstanbul'da binaların ne durumda olduğuna ilişkin sorusu üzerine bilim insanlarından oluşan Bilim Kurulu'nun çalışmalarını tamamladıktan sonra ayın sonunda kamuoyuna eylem planlarını açıklayacaklarını söyledi.

İmamoğlu “İnsanların duyarlılığının en yüksek noktada belki sahada yaptığımız işlere olan duyarsızlığın  tam tersine bir ruh haliyle kucaklanması teslim alınması, karşılanması, izin verilmesi gibi birçok hususta eylem planımızı hazırlayacağım.  Depremde ağır hasar alması beklenen bina sayısı 90 bin. Bunlar güçlendirilebilir, belki kaçaktır tümden yıkılabilir. Kamulaştırılabilir. Önce tespit tamamlanacak, tespitte zorlanıyoruz” dedi.

“İSTANBUL İÇİN GENİŞ BİR DEPREM KURULU OLUŞTURULMALI”

Depreme karşı İstanbul'da önlem konusunda İBB, ilçe belediyesi ya da hükümetin tek başına sorumlu olamayacağını, yasaların da buna izin vermediğini vurgulayan İmamoğlu, şöyle konuştu:

*Eğer buna bütünleşik bir çalışma alanı kurmaz isek; ki 2019'da bunu bakanlığa önerdik. Bu aslında İstanbul adına geniş bir deprem kurulundan bahsediyoruz.

*Yani bu kapıdan giren sorusu olan bir vatandaş diğer kapıdan çıkana kadar hızlandırılmış bir model ile sorularına cevap bulmuş çözüm bulmuş şekilde çıkacağı bir mekanizme kurulmalı. Şu an 16-17 kurum İstanbul’da hizmet etmeye çalışıyor.

*Şu anda bir sürü yasa, yönetmelik bu konuda farklı farklı yönler gösteriyor. Bütün bunları birleştirecek bir mekanizmaya acilen ihtiyaç olduğunu yaptığımız çalıştay sonrasında elde ettiğimiz bu bilgiyi bakanlıkla da paylaştık. Bunları tekrar hatırlatacağız”.

“O KAPIYI DEVİRİR GİRERİZ İÇERİYE”

İmamoğlu, hükümetin bu konudaki birçok toplantısının dışında tutulması ile ilgili soru üzerine şu yanıtı verdi:

*Bu tablo değişir, değişmek zorunda. Artık milletin tabiri caizse bu konuyla ilgili gözü dönmüş durumda.

*Haksızlığa tahammülü yok, gördük işte. Şu an yıkılan şehirlerin yüzde 45'i bu dönemde son 20 yılda inşa edilmiş. Biz tabutlarımızı mı yaptık?  Bu işin yarısı toplum. Toplumun duyarlılığı, toplumun sahip çıkması.

*Benim yakınımın içinde olduğu sakat bir binadan insanlar 2,5 senede tahliye edilemiyor. 3-5 insanın inadı ya da daha çok kazanacağım arzusu. Bu da olamaz yani. Hatay'ın yüzde 55'i gitti. Bundan utanmayacak mıyız? Onun için ‘efendim Ekrem İmamoğlu toplantıya giremeyecekmiş falan…'  O kapıyı devirir, gireriz içeriye.

“ŞİDDETLE KARŞIYIM”

Cumhurbaşkanı'nın bölgede mart ayı başında inşaatlara başlanacağına ilişkin açıklamasıyla ilgili de şöyle konuştu:

*Şiddetle karşıyım. Mart ayında hızlıca başlanacak denen mesele planlamanın olmadığı bir iştir. Hatay'a bu kötülüğü kim yapar?

*Hatay dediğiniz sizin binlerce yıllık insanlık tarihinin olduğu bir şehir örneğin. Ya da Adıyaman ya da Maraş. Yani burada bir planlamayı ortaya koymadan hemen beton binaları dikeceğiz diyen anlayış zaten bugün işte o binaların yüzde 55-60'ını yok etti.

*Önce planlama, önce tasarım, sosyolojik, psikolojik insanları yaşam kültürü, tarihi, maneviyatı koruyan, bugünden yarına taşıyan o izleri sürdürülebilir bir yaşam biçimine eviren…

*Bunları tartışmadan, konuşmadan… Burası siyasi mesaj, siyasi rant ve bir seçim vaadi verilecek alan değil. Bunun farkına varsın herkes. Ben tam tersini öneriyorum.

*Ülkemizin ulusal ve uluslararası deneyimlerin bir araya geldiği masalarda acilen bir planlama kültürünün şehirler adına devreye alınması şarttır.

*Buradan başlayın, sözcükleri böyle kurun önce. Yapım işi kolay iş. Müteahhit işi kolay, bulunur. Para da bulunur. Ama esas bulunamayan ve yapılamayan işler bunlar.

*Bak şehirler bertaraf oldu. İçimiz yandı, kavruluyor. Utanç duyuyoruz. Üzülüyorum. Tabutunu yapmak ne demek? Bilinç meselesi. Onun için buradan başlayalım.

“EVLERİN YÜZDE 40'INA SOKULMADIK”

Gazetecilerin “İstanbullular binaları için ne yapmalı” sorusuna da İmamoğlu şu yanıtı verdi:

*Bizim ‘İstanbul yenileniyor' internet sitemiz var. Bize her türlü başvuruyu yapabilecekleri mekanizmalar var. Biz zaten bu konuda çalışır durumdayız. Bize başvurabilirler.

*Bizim bu konuda acil tespit mekanizmalarımız var. Daha detaylı tespitler için farklı laboratuvarlar devreye girebilir. Biz acil tespit konusunda destek vermeye hazırız.

*Bu konuda ekiplerimiz de var. Ama şu da var. Daha önce sahada yaptığımız acil tespit çalışmalarında evlerin yüzde 40'ına sokulmadık. Şimdi tabii ki herkes çağırıyor.

*Bir anda 10 binlerce binaya cevap veremeyebiliriz. Biz 1.5-2 yıldır çalışıyoruz zaten. Belki de şu an bize soru soranların acil tespitle ilgili cevapları da bizde olabilir.

*Belli bölgeleri bitirdik çünkü. Yaklaşık 10-11  ilçede ciddi yol aldık. Bizimle ALO 153 ve internet sitemiz üzerinden irtibat kurabilirler.

“BU KARARI ALANLAR YARGILANMALI”

İmamoğlu daha sonra yardım kolileri hazırlayan çoğu gençlerden oluşan gönüllülere teşekkür ederek sohbet etti.

Gençlerin deprem sonrasında internetin yavaşlatılması ve üniversitelerin kapatılması nedeniyle zorla yurtlardan çıkarılmalarına ilişkin sorunlarına dinledi.

İmamoğlu, şöyle konuştu:

*Enkazın en ağır anlarında birinde internetin yavaşlatılması acı bir karardı. Bu kararı alan kim var ise vesile olan kim var ise yargılanmalı.

*İnternet meselesinin özellikle böyle bir afette ne kadar şey yaradığına birebir ben şahit oldum. Bir bölgede internet yokken bizim oraya mobil istasyonumuzun  devreye alınmasıyla beraber enkazdan atılan bir mesaj takır takır yakınının cebine düşmeye başlıyor.

*Ve anlaşıldı ki orada yaşayan biri var. Ve saatlerdir mesaj alıyormuş. Böylesi bir iletişim hattına düşmanlık edenin aklı kıt.  Ve kötülük yapıyor bu ülkeye. O mecrayı kötüye kullanan insanlarla ilgili yasal düzenlemeler var. Gereken neyse yaparsın.

*Ama bunu topyekun aşağı indirmek, şalteri kapatmak kabul edilebilir bir şey değil. Bu can kaybına da mal olmuştur. Cep telefonlarının sağlıklı çalışamamasının da sıkıntısını çekti bölge.

*Biz yüzde 75-80 bulunduğumuz yerlerde cep telefonumuzu kullanamadık. ‘Biz afet anında iletişim sorunu yaşamayacağız' taahhüdünü verenler mutlaka kamuoyuna hesap vermeliler. Hukuken de hesap vermeli. Bütün bunlar konuşulacak

“ACİLEN ÜNİVERSİTELER AÇILMALI”

Üniversitelerin kapatılmasına da tepki gösteren İmamoğlu, şöyle konuştu:

Dünya en sıkıntılı anlarında bile var olmak ve ayağa kalkmak için eğitimle yola çıkmış. Bugün bir mesaj okudum.

*İkinci Dünya Savaşı’nda yıkılan Almanya ‘ayağa kalkamaz' iddiasına yine Almanya’da bir önemli şahsiyet ‘hayır ayağa kalkarız çünkü bizim üniversitelerimiz var' diyebilecek kadar üniversitelere önde tutarken biz Türkiye’de bütün üniversiteleri online’a getirdik. Olacak iş değil. Derhal açılmalı.

*Hatta biz o bölgede hayatını kaybetmemiş olan bütün gençlerimizi, Türkiye’nin başka yerlerine eşgüdümle dağıtıp onların da eğitimlerine devam etmesini sağlamamız lazım.

*Çünkü ‘biz yapamadık, siz yapın' dememiz lazım. ‘Biz şu anda güvenli evlerde, o bölgedeki insanların oturmasını sağlayamadık. Sizin nesil yapsın. Asla taviz vermesin doğrulardan.

*Mutlaka gereğini yapın' dememiz lazım. Bunu diyeceğimize kapattık üniversiteleri. Hadi bakayım yurdu terk et.  Biz yurtlarımızda ekstra imkanlarla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

*Ve biz yurtlarımızdan gençlerimizi çıkarmayacağız bu sene sonuna kadar hiçbir şekilde. Eğitim devam ediyormuş gibi çıkarmayacağız. Israrla da her gün ‘acilen  üniversiteleri eğitime açın' diye buradan bağıracağız. Kulaklarını delene kadar bağıracağız.