EVRENSEL İNSANİ DUYGUDAŞLIK,HÜMANİZM VE ÇAĞDAŞLAŞMA ÜZERİNE KISA NOTLAR.
Her hangi bir ırkın, ideolojinin, dinin, mezhebin, tarikat ya da cemaatın üyesi olmakla övünmek; doğruyu, barışı, ahlakı, hukuku, adaleti, kurtuluşu, insanlığı ve tüm insani güzel değerleri teokratk dogmatizmin ve ırkçılığın o dar kalıpları, kısıtlayıcı ve ötekileri dışlayıcı aidiyeti ya da mensubiyetinden aramak yerine; ayrımsız olarak,insanlık aleminin tümünün ortak üyesi üyesi olmak; tüm insanları eşit ve kardeş bilmek çok daha büyük bir onur ve gurur kaynağı olmalıdır.
Hatta bu çerçeveye doğa ve her türlü canlı sevgisini de ekleyebilirsiniz. Ortaçağın en büyük Anadolu hümanisti ve aydınlanmacısı olan ve " Yatılmışı severim Yaradandan ötürü" diyen büyük ozan YUNUS EMRE' miz bu toprağın insanıdır. Kendisi ile ne kadar onur ve gurur duysak azdır.
Arap toplumlarında ve hatta,Türkiye'de, ırklar,
dinler, mezhepler, tarikatlar, cemaatler, bölgeler, en önemlisi de siyasi gruplar ve siyasi partiler arasında genellikle STADYUM KÜLTÜRÜ sondromu geçerlidir. Bu sendromda hep ötekilerden, rakiplerinden üstün olma, onları sürekli ezme, her başarı ya da güzelliği kendine, kendi gubuna, kendi inancına ve kendi partisine maletme, ötekilerini de sürekli olarak şeytanlaştırma ve düşmanlaştırma söz konusudur.
Bu çarpık ve sürekli düşmanlık üreten çağdışı zihniyet topluma barış, sevgi ve karedeşlik getirmez.Sürekli gerilim ve çatışma yaratır.
Türkiye dahil, Arap ve İslam toplumları, ırklar, dinler, mezhepler, inançlar, ideolojiler, siyasi partiler ve her türlü toplumsal kümeler arasıda sürekli bir gerilim ve düşmanlık üreten bu stadyum kültürü sendromundan kurtulmak zorundadır. Çünƙü İslam toplumlari arasındakı kabilecilik tarihsel, dinsel ve siysal düşmanlık ve çatışmaların temelinde de bu stadyum kültürü sendromu vardır.
İslam toplumları arasındaki bu gerilim ve düşmanlıkların en büyük destikçisi, fitnecisi ve yarar sağlayanı da emperyalist Batıdır. Batının bir yüzü ne kadar akıl, bilim aydınlanma ve çağdaşlaşma ise, öteki yüzüde fitnecilik ve devamlı çatıştırma ve sömürüdür.
İslam ülkeleri, hep birlikte, sevgi, barış, kardeşlik içinde ortaklaşa yaşamayı ne zaman öğrenecekler.
Başka bir söyleyişle, İslam toplumlarına akla, bilime, teknolojiye, yurttaşların eşitliğine, hukukun üstünlüğüne, laikliğe ve gerçek demokrasiye dayalı bir aydınlanma ne zaman gelecek?
Cevap, bu toplumlar,insana, topluma, devlete ve doğaya doğmatik değerler yerine, akıl ve bilim gözlüğü ile bakmaya, her türlü kararlarını bu bakış açısı ile almaya başladıkları zaman.
Artık bir saniye bile kaybedilecek zaman kalmamıştır. Neden hep kendimize düşman üretiyoruz ki, " Düşmanımsın, hızımsın/ Sen hep bana lazımsın" diyen bu kinci ve düşmanlaştırıcı zihniyet çağdışı ve hastalıkli bir zihniyettir. Toplumu ayrıştırıp, ötekileştirip, düşmanlaştırıp Batının ekmeğine yağ sürmek ve tuzağına düßmektir.
Çağdaşlaşmanın yolunu, ulu önderimiz, kurtarıcımız, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin kurucucusu olan M.K.Atatürk bize göstermiştir.
Uyanalım artık...sen-ben yok biz varız. Toplumsal yapı açısından stadyum kültürü sendromunun yarattığı gerilim ve düşmanlıklara son verme zamanı çoktan gelmiştir. Herkes laik ve anayasal bir hukuk devleti güvencesinde, temel ve evrensel insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü, sevgi, barış, kardeşlik, adalet ve liyakat...yönetimi ve rejiminde, gerçek bir demokrasi anlayışı ile, korkmadan, dini vicdanı ve irfanı özgür olarak yaşamak istiyor.
Karar sizin.
Prof. Dr. Halil Çivi