KILIÇDAROĞLU:HANGİ KURUM ÇÜRÜMÜŞŞE TAŞINMAYA BAŞLADIK, RTÜK İLE DE TANIŞACAĞIZ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TELE1’in karartılması üzerine RTÜK’e tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Hangi kurum çürümüşse tanışmaya başladık. RTÜK ile de tanışacağız" diyerek kurumun önüne gideceğinin sinyalini verdi.

KILIÇDAROĞLU:HANGİ KURUM ÇÜRÜMÜŞŞE TAŞINMAYA BAŞLADIK, RTÜK  İLE DE TANIŞACAĞIZ

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) ‘deprem sonrası cezai soruşturma gerektirecek seviyeye gelen ihmalleri’ haberleştiren televizyon kanallarına ceza için yarın toplanacağı bildirildi.

Toplantı öncesi TELE1'de açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, RTÜK’ün TELE1’e verdiği 3 gün süreyle ekran karartma cezasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "RTÜK Saray sopası olarak tam anlamıyla sansür kurumuna dönüşmüş durumda. Maalesef bugün özgür yayıncılığa engel olan bir RTÜK ile karşı karşıyayız” açıklaması yaparak kurumun önüne gideceği sinyalini verdi.

"ÖZGÜR YAYINCILIĞA ENGEL OLAN BİR RTÜK İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

ANKA'nın aktardığına göre, Kılıçdaroğlu, açıklamalarında şunları kaydetti:

“Aslında RTÜK’ün TELE 1’e verdiği ceza kararı, açıkça tanımlamak gerekirse ‘demokrasiyi tanımıyorum’ demektir. Demokrasiye karşı çıkmaktır. İfade özgürlüğüne açıkça bir darbedir. Bunu böyle görmemiz gerekiyor. RTÜK bir Saray sopası olarak tam anlamıyla bir sansür kurumuna dönüşmüş durumda. Maalesef bugün özgür yayıncılığa engel olan bir RTÜK’le karşı karşıyayız. Şunu da ifade etmek isterim. Milletvekillerimiz televizyona çıkıp halkın sorunlarını anlatıyorlar. Ülkede olup biten yanlışları bir şekliyle dile getiriyorlar, ortaya koyuyorlar. Elbette eksiklikleri anlatacaklar, hükümeti eleştirecekler. Böylece hükümet eleştirilerden ders çıkarıp hatalarını görmüş olacak.

Deprem bölgesine gittiğinde bir milletvekili arkadaşımız oradaki isyanı duyduğunda, o insanların yanına gittiğinde başka ne diyebilirsiniz ki? O insanların duygularını, isyanlarını bir şekliyle milletvekili arkadaşlarımız dile getiriyorlar. Ama Saray iktidarı, buna tahammül edemiyor, dinlemek istemiyor. Her şeyi tozpembe görmek istiyor. O kadar ki beyefendi galiz küfürler savurabiliyor, yani televizyonlarda söylenmemesi gereken pek çok sözcüğü rahatlıkla kullanabiliyor. Çünkü elinden başka hiçbir şey gelmiyor. Ülkeyi yönetemiyor, baskıyla, sansürle, zorbalıkla hatta hatalarının, eksikliklerinin üstünü örtmeye çalışıyor böylece. Kızarak, küfrederek hatalarını ve eksikliklerini gidermeye çalışıyor. Aslında bu deprem felaketi, bizi aynı zamanda özgür basının halk için ne kadar hayati olduğunu da göstermiştir. Çünkü özgür basın olmadığı takdirde, vatandaşın yaşadığı acıların geniş kitlelere duyurulmasının imkanı olmayacaktı. Saray’ın tahammül edemediği de işte budur. Tam da budur.

"CEZALARLA KENDİ BECERİKSİZLİKLERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR"

Hemen RTÜK harekete geçiyor. Televizyon kanallarına cezalar yağdırıyor. TELE 1’e verilen bu üç günlük ağır, orantısız ve hukuksuz cezayı kınamamak mümkün değil. Bir vatandaş, bir siyasi partinin genel başkanı olarak da kınıyorum. Saray’ın telaşını da anlıyorum. Çünkü doğruları görmek istemiyor. Doğruları görmekten kaçınıyor. Rahmetli İsmet İnönü çok güzel tanımlıyor, diyor ki ‘Suçluların telaşı içindesiniz’ diye. Olan tam da budur. Az önce siz de ifade ettiniz. Yine anladığım kadarıyla TELE 1’e, Halk TV’ye, FOX’a ve Habertürk’e de ceza vermek için yarın toplanacaklarmış.

"ÖZGÜR YAYINCILIĞA ENGEL OLAN BİR RTÜK İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

ANKA'nın aktardığına göre, Kılıçdaroğlu, açıklamalarında şunları kaydetti:

“Aslında RTÜK’ün TELE 1’e verdiği ceza kararı, açıkça tanımlamak gerekirse ‘demokrasiyi tanımıyorum’ demektir. Demokrasiye karşı çıkmaktır. İfade özgürlüğüne açıkça bir darbedir. Bunu böyle görmemiz gerekiyor. RTÜK bir Saray sopası olarak tam anlamıyla bir sansür kurumuna dönüşmüş durumda. Maalesef bugün özgür yayıncılığa engel olan bir RTÜK’le karşı karşıyayız. Şunu da ifade etmek isterim. Milletvekillerimiz televizyona çıkıp halkın sorunlarını anlatıyorlar. Ülkede olup biten yanlışları bir şekliyle dile getiriyorlar, ortaya koyuyorlar. Elbette eksiklikleri anlatacaklar, hükümeti eleştirecekler. Böylece hükümet eleştirilerden ders çıkarıp hatalarını görmüş olacak.

Deprem bölgesine gittiğinde bir milletvekili arkadaşımız oradaki isyanı duyduğunda, o insanların yanına gittiğinde başka ne diyebilirsiniz ki? O insanların duygularını, isyanlarını bir şekliyle milletvekili arkadaşlarımız dile getiriyorlar. Ama Saray iktidarı, buna tahammül edemiyor, dinlemek istemiyor. Her şeyi tozpembe görmek istiyor. O kadar ki beyefendi galiz küfürler savurabiliyor, yani televizyonlarda söylenmemesi gereken pek çok sözcüğü rahatlıkla kullanabiliyor. Çünkü elinden başka hiçbir şey gelmiyor. Ülkeyi yönetemiyor, baskıyla, sansürle, zorbalıkla hatta hatalarının, eksikliklerinin üstünü örtmeye çalışıyor böylece. Kızarak, küfrederek hatalarını ve eksikliklerini gidermeye çalışıyor. Aslında bu deprem felaketi, bizi aynı zamanda özgür basının halk için ne kadar hayati olduğunu da göstermiştir. Çünkü özgür basın olmadığı takdirde, vatandaşın yaşadığı acıların geniş kitlelere duyurulmasının imkanı olmayacaktı. Saray’ın tahammül edemediği de işte budur. Tam da budur.

"CEZALARLA KENDİ BECERİKSİZLİKLERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR"

Hemen RTÜK harekete geçiyor. Televizyon kanallarına cezalar yağdırıyor. TELE 1’e verilen bu üç günlük ağır, orantısız ve hukuksuz cezayı kınamamak mümkün değil. Bir vatandaş, bir siyasi partinin genel başkanı olarak da kınıyorum. Saray’ın telaşını da anlıyorum. Çünkü doğruları görmek istemiyor. Doğruları görmekten kaçınıyor. Rahmetli İsmet İnönü çok güzel tanımlıyor, diyor ki ‘Suçluların telaşı içindesiniz’ diye. Olan tam da budur. Az önce siz de ifade ettiniz. Yine anladığım kadarıyla TELE 1’e, Halk TV’ye, FOX’a ve Habertürk’e de ceza vermek için yarın toplanacaklarmış.