MALİYETLER YÜKSEK ESNAFIN SIKINTISI BÜYÜYOR
Kürecik Haber olarak, Gül Kardeşler Restorantın sahibi Tekin Gültepe ile yaptığımız röportajda, esnafın sıkıntılı durumlarını ve enflasyona karşı direnmesi hakkında sorular sorduk. Gıda sektöründe faaliyet gösteren tekin Gültepe ülkede bir pandemi süreci yaşadık zor bir süreçti kendi imkanlarımız ile ayakta durduk hükümetin hiç bir faydasını görmedik kapalı kaldığımız süre içinde tamamen kendi çabalarımızla ayakta durduk.
Hiçbir çalışanımızı işten çıkarmadık. Kimseye kısa çalışma ödeneği vermedik, tam maaşlarıyla çalışmalarını sürdürdük. Diyen Gültepe Allah bizi utandırmadı, şükürler olsun. Ancak, pandemiden sonra tam her şey normale dönecek derken Maalesef bu seferde ekonomik kriz çıktı sıkıntılarımız çoğaldı Maliyetler yükseldi ve önüne geçemiyoruz. Müşteriye yansıtamıyoruz. Buda Kâr marjlarımızı eritiyor. Ne zaman bitecek ne zaman çözülecek ne zaman daha iyi olacak, bilemiyoruz. Seçimlerden sonra umarız daha iyi olur. Düşüncemiz var . Ne kadar maliyeti aşağı çekersek, o kadar başarılı olacağız. Ancak, insanların alım gücü çok düştü önceden ailesi ile haftada bir yemeğe gelenler şimdi ayda bir geliyor.
Eksiden bir günlük bin lira ciro yapsaydık sevinirdik şimdi beş kişilik bir aile yemek yiyor bin TL tutuyor biz müşteriden utanarak alıyoruz hesabı fiyat artışlarına da değinen esnaf tekin Gültepe Her gün bir şeylere zam yapılıyor biz Fiyatları iki-üç ayda bir değiştiriyoruz. Ancak, market fiyatları da artıyor. Enflasyonun yüksek olması, insanların geçim sıkıntısı yaşamasına neden oluyor. Bu durum da bizim sektörümüzde maliyetleri arttırıyor. Yüzde bir maliyetle mal alıyoruz, yüzde sekiz kar marjıyla çıkış yapıyoruz. Her üç kişiden birinin beş yüz lira hesabının elli-beş lirası vergi olarak geri dönüyor. Bu zor bir durum. Şu an işlerimiz iyi değil, ne yapacağımızı bile şaşırdık. İnşallah daha iyi olur.
"Bir kilo etin 330 TL oldu
Ben ayda yetmiş beş, seksen bin lira kasaba para ödüyorum. Geçen sene 17 ile 20:bin ödüyordum bir çok masrafı müşteriye yansitmamak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz çoğu bizim kärdan gidiyor Çünkü yapamıyorsun. Alım gücü yok.
Bugün kolay değil. Bir tane ustanın maaşı, bugün bana maliyeti yirmi sekiz bini buluyor. Yani kaç tane adam çalışıyor burada? Burda hep mücadele veriyoruz uğraşıyoruz. Eskiden yüzde yirmi, yüzde otuz beş karlar vardı, şimdi onlar yok. Bu karlar bitti." %15 lere düştü
Bulunduğumuz bölgede üniversite var etrafimız öğrenci dolu ancak bize gelen öğrenci sayısı toplamin %10 geçmez
Öğrenciler çok nadir gelir, geri kalan tamamıyla aile ortamıdır. Tabii öğrenciler . Geldikleri zaman da genellikle bir tane lahmacun söylüyorlar. Bir lahmacunu iki kişi yiyor. Ben bunlara çok şahit oldum, geçen yıl bir lahmacun 20 TL iken bugün piyasada lahmacun altmış beş-yetmiş lira. biz uygun satıyoruz burada. Nedeni üniversite bölgesi olması. Onlar da gelsin. Buraya gelen insanlar her gün geliyor. Yol müşterisi değil. Sen bugün gelirsin, yarın bir daha gelirsin. Biz bunları ayakta tutmaya uğraşıyoruz. Yani öğrenci işi zor
Bugün buraya baktığın zaman bir gün bir artı bir daire , sekiz, dokuz bin kira fiyatıyla Öğrenciler burada nasıl duruyor? Nasıl ödüyor? bu kiraya mantıklı değil yani. Bugün bir artı bir kirası burada iki milyar, iki buçuk, üç milyar olması gerekirken dokuz on milyar. Geçim sıkıntısı çok büyük buna bir Çözüm bulmak gerek Önemli olan bizim maliyetlerini aşağıya çekmek. Mesela peynir olmuş iki yüz iki yüz elli lira. Süt olmuş yirmi lira. . Bunlar hepsi maliyete biniyor. Biz yansıtmıyoruz. Ne yapalım? Gittiğimiz yere kadar gideriz diye diyoruz yani. Artık kırk senelik bir firmayız. Tabii kırk sene geçtik sektörde çalışıyoruz. Ben böyle bir şey görmedim. şimdi biz kaç gün gelirsiniz buraya? Hele asgari ücret sekiz bin dokuz bin olsa ne olur? Çözüm değil. Önemli olan alım gücü bundan yirmi, yirmi beş sene öncesi bu Ata Sanayi’de tekstilde çalışanlar duble pide yiyorlardı. Üç tane lahmacun yiyordu Şimdi kazanç yok. Ben kendimden bahsediyorum. Çoluğu çocuğumu ayda kaç defa dışarıya götürebiliyorum? Şimdi nasıl olacak? Ne olacak bilemiyorum yani. Şu an pek önümüz parlak değil. Çünkü biz niye yani, bahçeni kendin ekmedikten süreci sen bunun önüne geçemezsin. Geçmem mümkün değil. Tarlanı ekeceksin, satacaksın, pazara indireceksin. Bunu böyle durduracağız. Diğer türlü ben orada satın alacağım. O biri de bana gelecek. Ben bindireceğim. Nereye kadar alacaksın sen ya? Senin asgari ücrete on beş milyar olsun. Yetmez. Yani bu şartta da yetmez. Yani kendin üretmediğin sürece yetmez.